Bedenin ona dönükken ruhunun elleri hangimizin
saçlarında dolaştı?
Aynı hücrenin içinde farklı duvar diplerinde
uyandık. Şanslı(!) olan sendin. kendini
yalnız hissettiğin anlarda seni sarıp sarmalayacak biriyle yan yana uyuyordun.
yaşadığımız umutlu anları unutup aynı hücrede farklı sabaha uyandık –ayrı
umutlarla-. Yine o şarkıyı dinledik beraber ikimiz de her zamankinden daha çok
merak ettik bu kez birbirimizin neler düşünüyor olduğunu. Tek kelimeye
sığdırabilirdik bütün cevapları; avucumuza sığacak kadar cesaretimiz olsaydı…
neden bu kadar erken seçmiştim vazgeçmeyi , ’diğerleri’ni ne zamandan beri
umursar olmuştum hatırlayamadım. belki bütünüyle seninle meşgulken zihnimi bunu
düşünmeye zorlayamadım. Sen karşımda uyurken kendimi seni düşlemekten, geçirdiğimiz
güzel günleri anımsamaktan geri alamadım. Karşısında savaştığın insanın kadın
olması ne zor! yanı başında nefes alışını duyan ben olabilseydim. Ne büyük
çaresizlik iliğine kadar acını hissederken sana anlatamamak..
Ve yollarımızın
bir daha kesişmeyeceğini bilmenin hüznüyle seyrettim seni. Gözlerimiz
birbiriyle buluşsun diye kaçamak bakışları bile kenara bırakıp uzun uzun baktım
sana. Etrafımızdaki her şey olağan sırasıyla ilerlerken ben seni seyretmeye,
bakışlarını yakalamaya uğraşarak devam ettim. Senin için yaşıyormuş gibi
davranan herkesi izleyip içinden en masum olanını seçmeye çalıştım..