Yok saymak:hakkını vererek yaptığımız tek eylem!
Herhangi birini yada bir olayı, ona daha fazla tahammül edemeyeceğimizi düşündüğümüzde başvurduğumuz kaçış yolu yok saymak.
Hayatımızın geri kalanında yer almalarını istemediklerimizi ya da ihtiyaç duymadıklarımızı gözümüzün, elimizin, düşüncelerimizin uzağına yerleştiririz. Tavan arasına kaldırırız; eski resimlerimizi, bir zamanlar okumaya doyamadığımız başucu kitabımızı, en özel günümüze eşlik etmiş bir çift mor ayakkabıyı ya da birlikte nefes aldığımız eski sevgiliyi. Bir ihanettir yok saymak. Anılara, mutluluklarımıza, yaşanmışlığımıza ihanet etmektir.
Yok saymakla bitmez her şey. Günün birinde onunla yeniden karşılaştığımızda önce onu kandırmakla işe başlarız. Tıpkı tavan arasında bizim yüzümüzden kendini öldüren, aslında bizim onu çoktan öldürdüğümüz sevgiliye söylediğimiz yalanlar gibi. Yokluğunda onu bir an bile düşüncemizin dışında tutmadığımız yalanı işe yarayabilir. Anılarımız gözümüzde canlanınca biz de tümüyle inanırız söylediğimiz yalana. Bu, geçmişe duyduğumuz özlemden kaynaklanır. Öte yandan, bizi bir zamanlar bulutların üzerine çıkaran sevgiliyi yok saymayı kendimize yakıştıramayız da böyle kandırırız kendimizi.
Sebebi her ne olursa olsun, hayatımızın bir anında mutlaka özleriz yok saydıklarımızı. Her renkten, her çeşitten ayakkabımız olsa da, o eski mor ayakkabılarımızı yeniden giydiğimizde hissettiklerimizi başka hiçbir zaman hissetmemişizdir. Kimler geçerse geçsin hayatımızdan, o sevgiliyle karşılaşınca yeniden hatırlarız verdiğimiz sözleri –tutmaya yeniden söz verircesine- . Anne babamızı yan yana yakıştırmasak da yine hayatlarımıza beraber dahil olmalarını istememiz gibi masum, bir o kadar da imkansız olan dileklerimizi hatırlarız birlikte.
Ne yazık ki tavan arasına sakladıklarımızı bıraktığımız gibi bulamayız. Resimler unutulmuş, ayakkabılarımız toza bulanmış, örümcek ağları ömrümüzün en güzel günlerini geçirdiğimiz sevgiliye yeniden dokunmamıza engel olmuştur. Bu bizim seçimimizdir ve içimizdeki özlem dalgasıyla, yanı başımızdaki yeni sevgiliyle, yepyeni mor ayakkabılarımızla, çok popüler yeni bir kitapla devam ederiz yaşamaya…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder